ulaşmak, varmak, baliğ olmak, beklenen toplamı/sonucu vermek. His assets adds up to ten millions:
Malı mülkü on milyona ulaşır. These figures don't add up right: Bu rakamlar beklenen sonucu vermiyor. (b) makul/tutarlı/âhenkli görünmek. There were aspects of the story that didn't add up: Hikâyenin bazı hususları birbirini tutmuyordu.